Ne çok yalan var çevremizde Hikmet Bey. Sağımızda, solumuzda yalan kol geziyor. Yanlış anlama sakın. Kimseyi suçlamıyorum. Bu bir özeleştiri.
Biz bu değiliz ki. Hiçbir zaman olmadık. İnsan içinde yaptıklarımızı, oynadıklarımızı geçeli çok oldu. İçten içe türlü bahaneler buluyoruz kendimize. Kandırıyoruz. Çok güzel kanıyoruz.
Toplumun, ailenin, arkadaşların bize biçtikleri rolleri oynuyor, onların bize söylediklerini doğruymuş gibi kabul edip içimize işliyoruz. Bu bizi biz yapmıyor ki Hikmet Bey.
Yalnızlık. Toplumun da, senin de, benim de başımı yakan bu mefhumu biz besliyoruz. Olmadığımız kişiliklerde boğuluyoruz. Ama bu boğulmalara hep başka suları bahane kılıyoruz, bizim canımıza susamış asıl kaynaktan habersiz.
Arkadaş ortamında, kütüphanede, evde durduk yere donuklaşıyoruz ya hani Hikmet Bey. Bak, onun sebebi de çöplüğe dönmüş olan içimiz. Onca yalanla avutmuşuz ki kendimizi, çöplük içinde yaşadığımızı bile fark etmemişiz. Etmiyoruz da. Üzgünüm ama etmeyeceğiz de Hikmet Bey. Buradan kalkalım, başka yerlere gidelim seninle. Gittiğimiz yere de taşıyacağız yalan benliğimizi.
Yorulmadık mı? Onca kalıbı taşımaktan, sahibi olmadığımız cümlelerde başrolü oynamaktan, aldığımız nefesi sahipsiz bırakmaktan yorulmadık mı? Açıkçası ben çok yoruldum Hikmet Bey. Şu insanların içine çıkıp deli gibi bağırmak istiyorum. Benden, benliğimden, şuncacık ömrümden ne istiyorsunuz, demek istiyorum. Hakkımdır da. Nasıl hakkım olmasın ki iki gözüm?
Yarına bu yalancı kimlikle ölmüş olarak çıksam, kim verecek onca sahipsiz cümlenin hesabını? Nasıl gelip de mezarımın başında doya doya ağlayacaklar? Olmaz ki Hikmet Bey. Kabul edemem. Hangi ruh kabul eder böyle bir şeyi? Sen ediyor musun mesela?
Edemezsin, bilirim.
Bak işte, yine aynı şey oluyor. Kelamlarım anlamını yitirmeye başlıyor sanki. Kalbim koskoca bir boşluğun içinde can çekişiyor. Bunu ancak ölü ruhlar duyabilir. Bu hissi tasavvur etmeyi çok isterdim Hikmet Bey. Fakat bir ölü ruhun söylediği gibi: "Kelimeler albayım bazı anlamlara gelmiyor."
Yorumlar
Yorum Gönder