Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

'Benlik' ile Olan Uzaklık Üzerine

    Baharın en güzel dönemlerinde, serin bir akşam vaktinde, Muhsin abi ile dert sofrasına oturmak yeniden nasip olmuştu. Bende soracak soru, sofrada konuşulacak dert, onda da derde derman cümleler ve yüreğe şifa cevaplar vardı.    O büyük bir sakinlik ve ciddiyetle etrafı izlerken benim bugünlük konum sorulmaya hazır şekilde bekliyordu. Onun kadar sabırlı olamadığımdan telaşla sordum: -        "-  Muhsin abi, kendine yabancılaşmak nedir bilir misin?"    Pek tabii yine sustu. Düşüncelerini sıraya koyup en makul olanını aralarından seçmek istermiş gibi bir süre ufka odaklandı ve orada takılı kaldı. Ardından her soruyu cevaplamadan önceki klasik iç çekişini de yaptıktan sonra çayından usulca bir yudum aldı. Ardından gözbebeklerini ufuktan çekip bana odakladı. -       "-  Sen evvela şuna cevap ver. Sen, kendini gerçekten tanıyor musun? Sen, sana sahip misin?"    Soruma böyle bir cevapla karşılık ...

'Normal'in Kutsallığı

     Günlerden cuma ve ben yine bitap haldeyim. Oysa insanlar bugünü çok severler. Hafta sonuna, özgürlüğün diğer adına, kavuşmanın ilk adımı. Fakat bu, günleri ‘normal’ şekilde yaşayanlar için geçerli olan bir tanım.    Ben ise zamanın ötesinde, bambaşka bir pencereden yaşıyorum hayatı.    Sabah kalkıyorum. Kahvemi alıp bilgisayarımın başına geçiyorum ve günlük işlerimi hallediyorum. Bazı sorunlar var. Her zamanki gibi. Önce onları halletmeliyim. Ama yine de huzurluyum. Birkaç işin üstesinden geldikten sonra kahvaltı için mutfağa yöneliyorum. Güzel bir şarkı ve enfes bir kahvaltının halledemeyeceği sorun yok gibi duruyor. Hele ki hava böyle güzelken. Tüm bu meşgalelerin ardından bir yürüyüş, sahilde kitap molası ve kendine tatlı ısmarlama aşamalarını da hallediyorum. Tam eve geçiyorum ki…    Yine aynı rüya.    İnsanların ‘normali’ olan hayatı sadece düşlerimde görebiliyorum. ‘Normal’ bir gün yaşamayalı epey oluyor. Nasıl oldu...

İmkanlar İçinde İmkansızlıklar Listesi

     Hayatı bir yabancı gibi yaşamak nasıl bir şey bilir misin Hikmet Bey? Ben çok iyi bilirim. Hep uzaktan izlersin. Dışlanmış küçük bir çocuk gibi mutsuz hissedersin. Hayat akar, insanlar hayatını yaşar ama sen hep buruk ve eksik kalırsın. İşin kötü tarafıysa küçük çocuk gibi kenara çekilip hayatın akışına izin veremezsin. Daha doğrusu hayat senin yakanı bırakmaz. Muhakkak devam etmen gerekir. Ne kadar kötü hissedersen hisset sana yol vermez. İki dakika nefeslenmene katlanamaz.    Sen hayatı bir perdenin ardından izlerken aynı hayat seni yaşamaya zorlar. Sırf bu yüzden diğer insanlar içinde ruhsuz bir bedende nefes almaya devam edersin. Yersin, içersin, sohbet eder hatta gülersin. Hepsinin içinde en çok gülmek acıtır. Canın böylesine yanarken gülmek çok zor gelir çünkü. Acına, yaşanmışlıklarına, en çok da yaşanması mümkünken yaşanmamışlıklarına hakaret sayarsın gülmeyi. Ama imtihan da budur ya: Seni en çok zorlayan anda dirayetli kalabilmek.    B...