Kıyametler kopuyor içimde. Durduk yere başlıyor kıyamet şehrinin akınları. Öyle bir akın ki nefes aldırmıyor koskoca bedene. Büyük, gösterişli evlerde dahi küçük kalıyorum. Sığamıyorum bu bedene, bu şehre ve karanlıktan inşa edilmiş bu kainata. Sarsılıyor tüm normlarım. Koca yirmi bir senede inşa ettiğim doğrularım anlamını yitiriyor ve dünyanın hakikatle yoğrulmuş yanlışlarıyla karşı karşıya kalıyorum. Lakin aciz bedenim tüm bunları kaldırmak için fazla yorgun. Henüz anlıyorum bu gerçeği de. Keşke biri beni uyarsaydı bu acımasızlıklara karşı. Neyse, yine de derin bir nefes çekiyorum içime. Artık anlam yüklemiyorum ama. Mükemmel ve anlamlı olmak zorunda değil nefeslerim ve dahi geçen günlerim. Gelişine yaşıyorum. Lakin beni bitirecek bu durum. Bunu da biliyorum. Ne acı! Yapacak hiçbir şeyim yok. Aklımdan geçenlere ve beynimi yercesine konuşanlara karşı koyamıyorum. Dünya kargaşası içinde insanlar gelip geçiyor. Hayat akıyor. Ben öylece duruy...
Heybemde seni anlatan kelamlar taşıyorum.